11 Eylül 2007 Salı

Darağacında kinli futbol

Yakınlaşan toplumsal grupların aynı ahenk üzerinde zeminleşmesi oldukça basit ve kısa zamanlıdır, ancak aynı şekilde dağılma olgusunu düşündüğümüzde de sonucun vahim ötesini bulacağından sosyolojik bakış açısı yeterlilik gösterecektir...

Nedir bu dağılma...?

Sosyal zeminlerin fazlaca uyumsuz olduğu memleketlerde toplumsal uyumu ve anlayışı beklemek sanırım fazlaca ütopik olacaktır...
"Çarşı Sinan Engin'e Karşı" pankartının belli bir güruhun eseri olduğu yaşanan katli ölüm olayıyla da vücut bulmaktatır... Tribünün son halini bilememekle beraber bu duruşun grup içinde hizib-i ahlen olduğu mümtaz derecede aşikardır... iş, bu hizibin doğruluğu ya da yanlışlığı değil, hizip olgusunun ne anlam taşıdığıyla alakalıdır...

Çarşı grubu içindeki bir kaç değerli idare heyetinin üyesi durumundaki şahsın katil bir diğerinin de bjk tribünü açısından şehit olması sanırım hesaplaşmanın sadece ekonomik güç gösterisi değil psiko-sosyo-ekonomik bir denklem içinde olduğu, adımıza kaçınılmaz bir gerçektir...

Sosyal alanların darlığı, vücut bulamama, boşalamama endişesi grup içindeki bireyi grupsallaştırarak bir nevi grupçuk haline sokmaktadır... yani; sosyal masturbasyonları bir nevi eksik olan bazı grup üyelerinin (ya da doğru tanımla idare heyeti üyelerinin) bu sosyal boşalımı ve rahatlamayı sağlamadaki birincil iç dürtüsü durumundaki "bencilce yaklaşım" ve bir o kadar da "hayvansal iç güdü anlayışı" kontrolsüz ve ahmakça tepkileri doğurabilmektedir...

Olayın medyatik boyutunda aldığımız algısal öğrenimin adıma vermiş olduğu gerçek; Çarşı grubu ilk iç saha maçında "hizip" ve "darbe" olgusuyla karşı karşıya kalacağıdır...
doğru ya da yanlış; ama aslolan gerçek: sadece inanç olmalıdır... benlik o esirde bir askerse doğru yol kendini gösterir... yoksa gerisi küllüm paralı asker betimidir...

----------------
Ferdi kardeş
Ruhun Şad Olsun...

Hiç yorum yok: